İlk Kez İşlenecek Suçun Önlenmesi Yerine Yeniden Suç İşlemesini Önlemeye Yönelik Çalışmalara Ağırlık Verilmektedir.

Türkiye’de çocuk adalet sistemi, artık suçu önlemenin ötesine geçerek yeniden suç işlemeyi engellemeye odaklanıyor. “Suça sürüklenen çocuk” kavramı, cezalandırmadan çok koruyucu ve iyileştirici politikaları öne çıkarıyor. Peki çocukların suçla ilişkisi nasıl önlenebilir?

11 dk okuma2.070 kelime

İLK KEZ İŞLENECEK SUÇUN ÖNLENMESİ YERİNE YENİDEN SUÇ İŞLEMESİNİ ÖNLEMEYE YÖNELİK ÇALIŞMALARA AĞIRLIK VERİLMEKTEDİR.

 Kanunla itilafa düşen çocuk veya korunma ihtiyacı içinde olma, çocuğun yararına çalışmayan sistemlerin sonucudur. Bu nedenle yapılacak işlem, bu sistemlerin tekrar çocuğun yararına çalışmasını sağlamaktır.

İnsanların toplumda sağlıklı ve düzenli yaşayabilmeleri için sahip olmak istedikleri temel ihtiyaçlardan bir tanesi de güvenlik ve korunmadır Her toplumda başkalarına bağımlı yaşayan ve kendi ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz olan çocukların kendilerini güvende hissedecekleri bir ana mekanizma gereklidir.

Bu mekanizmalar oluşmadığında ve otorite boşluğu olduğunda suç ortamları oluşmakta ve bireylerin suç işleme eğilimleri artarak toplumsal bir tehdit oluşturmaktadır. Burada en riskli grubu henüz kimlik ve kişiliği oluşum aşamasında olup farklı fraksiyonlara kolay meyleden ve yönlendirilmeye daha müsait olan çocuklar oluşturmaktadır. Çocukların suça sürüklenmesi beraberinde birçok mağduriyeti yaşamalarına sebep olmaktadır.

Bir şekilde suça sürüklenen ve mağduriyet yaşayan bu çocuklar korunmaya ihtiyaç duymaktadır. Çocukların korunma altına alınmasındaki en sağlıklı yapı ve otorite devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti çocukları koruma altına almak ve mağduriyetlerini önlemek için çocuk adalet sistemini geliştirmiştir. Bu sistem çocuklara yönelik çalışmalar yaparak çocukların iyileştirilmesini ve toplumsal entegrasyonlarını sağlamaktadır. Çocuk adalet sisteminin temel amacı, çocuğun cezalandırılması değil topluma yeniden entegrasyonunun sağlanmasıdır.

Bu kapsamda çocuk adalet sistemi suça sürüklenen ve mağdur çocuklar için koruyucu önleyici ve iyileştirici uygulamalar sunmaktadır. Koruyucu önleyici hizmetler mağduriyetin yaşanmaması için önceden alınan tedbirleri iyileştirici hizmetler ise mağduriyet yaşandıktan sonra yapılacak uygulamaları içermektedir. Çocuklar mağduriyet yaşadıktan sonra sorunlarının çözümü oldukça zor olduğu için sorun meydana gelmeden önce tedbir alınması çok önemlidir.

Çocuk suçluluğu, oldukça karmaşık bir konu olduğundan ve çocuğu suça sürükleyen tek bir neden olmadığından dolayı konunun tek bir nedenle açıklanması mümkün değildir. Çocuğu suçluluğa iten birçok risk faktörü vardır Bunlar

• parçalanmış ve yeniden yapılanan ailede yaşama,

• ihmal ve istismara maruz kalma,

• zayıf ve/ya olumsuz sosyal sermaye ağları,

• anne baba kaybı,

• nörolojik bozukluklar,

• psikopatoloji,

• ekonomik sorunlar,

• olumsuz sosyal çevre,

• düşük zekâ seviyesi, akademik başarısızlık,

• disiplin eksikliği ve ilgisiz anne baba tutumları şeklinde özetlenebilir. Çocuk belirtilen risk faktörleri tarafından suça sürüklendiği,

• bağlanma, ait olma,

• kendini gerçekleştirme ve değer görme gibi kişiliğini etkileyen duygulardan mahrum bırakıldığı,

• temel ihtiyaçları karşılanmadığı,

• biyopsikososyal gelişimini tamamlayamadığı için toplumsal entegrasyonunu sağlayamayarak uyumsuzluk yaşayıp suça yönelmektedir Bu sebeple suç sayılan fiilleri gerçekleştiren çocuklar için “suçlu çocuk” gibi çocuğu damgalayan bir kavram yerine çocuğun kendi iradesi dışında suç işlediğini belirten “suça sürüklenen çocuk” kavramı kullanılmaktadır. Bu kavramsallaştırma çocuğun suçlu olma durumundan ziyade iyileştirici müdahaleye olan ihtiyacına odaklanmayı destekler.

I. SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK KAVRAMI

ÇHS Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. 5237 sayılı TCK m.6/1/b hükmüne göre çocuk, “henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi” şeklinde tanımlanmıştır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 3/1/a hükmüne göre, “Daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi” ifade etmektedir. Hukuk sistemimizde, 18 yaşını doldurmamış her bireyin çocuk olduğu kabul edilmiştir.

            Çocuklar bakımından, bakımından,“ ifadesi yerine “suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanımının amacını bilmek, çocuk adalet sisteminin amaçlarına ulaşmak bakımından oldukça önemlidir. Bu bilinç, şekli olarak kullanılması gereken bir terimden çok daha fazlasını ihtiva etmektedir. Kimi zaman uygulamada, suça sürüklenen çocuk bakımından suçlu, şüpheli, sanık ifadelerinin kullanıldığını görmekteyiz. Çocuk tarafından bir suçun işlendiği değil, çocuğun ancak bir suça sürüklenebileceği kabul edilmelidir. Çocuğun suçlu olduğu yönündeki kabul, çocuğun daha çok suç alanına yönelmesine teşvik edilmesini sağlayacaktır. Çocuğun ailesi, yaşadığı sosyal çevre ve koşulları çocuğun suça sürüklenmesinde büyük öneme sahiptir. Dolayısıyla “suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanılması aynı zamanda çocuğun suç işlemesi üzerinde değil, çocuğu suç işlemeye yönelten nedenler üzerinde yoğunlaşmayı da sağlamaktadır Çocukların “ suçlu olarak damgalanmalarının onlar üzerinde ciddi ölçüde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Çocuğun suça sürüklendiğini kabul eden bu anlayış çocuğu suç işleyen bir suçlu olarak görmeyip, çocuğun psikolojik, sosyal ve ekonomik nedenler ile suça sürüklendiğini kabul etmektedir.

            Bu sebeple suça sürüklenen çocuğun cezalandırılması değil, korunması temel amaçtır.  Doktrinde kullanılan “çocuk suçluluğu” kavramı da suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış bireyler için kullanılmaktadır. ( m 3 1 / suça sürüklenen çocuk kavramı Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen” şeklinde tanımlanmıştır. “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı Anayasa’nın 41 maddesinin fıkrasına göre, göre, “Devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” ÇKK m 1 ’e göre, göre, “Bu Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere devletin, suça sürüklenen çocuklara, suç mağduru çocuklara ve korunma ihtiyacı olan çocuklara yönelik olarak onların haklarını koruma ve güvence altına alma hususunda yükümlülükleri bulunmaktadır.

Çocuk adalet sistemi, genel anlamda yetişkinler için olan adalet sisteminden farklıdır. Bu adalet sisteminin en önemli özelliği, çocuğu ve çocuğun üstün yararını merkezde kabul etmesidir.

Çocuğun, adalet sisteminde merkezde olduğuna yönelik kabul, çocuğun cezalandırılmasından ziyade, korunmasını ve iyileştirilerek topluma bir birey olarak kazandırılmasını amaçlamaktadır.

Çocuk adalet sistemi, çocuğa özgü bir yargılama sistemini öngörmektedir.

Çocuk adalet sistemi, bir çocuk koruma mekanizmasıdır.

Güçlü bir çocuk koruma sisteminin kurulması ile çocuğu suça sürükleyen risklere karşı güçlü koruyucu hizmetlerin sağlanması mümkün olacaktır Çocuk adalet sistemi, onarıcı adalet ilkelerini benimsemiştir Çocuk mahkemeleri, çocukların topluma yeniden kazandırılmalarını ve yeniden suç işlemelerini önlemeyi amaçlamaktadır.

Çocuk adalet sistemi, çocuğun yüksek menfaatine öncelik veren, çocuğu koruyan, onun cezalandırılmasından ziyade suç işlemesini engelleyen, iyileştirilmesi ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlayan bir sistemdir.

Hayatlarının başında olan ve özellikle çevresel etkenlerle suç işleyen çocukları cezalandırmak yerine yaptıklarının hatalı olduğunu anlamalarını sağlamaları, iyileştirilmeleri ve topluma yeniden kazandırılmaları son derece önemlidir Çocuklar, etkin bir şekilde korunmadıklarında çocuk adalet sistemi ile karşılaşmaktadırlar Çocuk koruma sistemi, erken uyarı alanı yani koruyucu önleyici hizmetlerle başlamaktadır.

Esas amaç, çocuğun yargılama sisteminin dışında tutulmasının sağlanmasıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi m 40. 3 ’de de Uygun bulunduğu ve istenilir olduğu takdirde, insan hakları ve yasal güvencelere tam saygı gösterilmesi koşulu ile bu tür çocuklar için adli kovuşturma olmaksızın önlemlerin alınması” denilerek çocuğun adalet sistemine  uzak tutulmasının sağlanması gerektiği kabul edilmiştir. Çocuğun mağdur ya da fail olarak ceza adalet sistemine dahil olmasını geciktirmek ve en aza indirmek amaçlanmalıdır. Çocuk adalet sistemini, yetişkin adalet sisteminden ayıran en temel özellik, tedbirlerin yahut yaptırımların niteliğine göre sınırlandırılması, genişletilmesi yahut kademeli şekilde uygulanmasıdır. Örneğin, tutuklama tedbirinin uygulanmasında koşulların ağırlaştırılması, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesinin zorunlu olması gibi düzenlemeler, bu farklılıkları göstermektedir. Pekin Kuralları m 11 ’de de çocukların kendilerine özgü olarak kurulmuş yargılama makamları tarafından yargılanması gerektiği düzenlenmiştir. Çocuk adalet sistemini, sosyal hizmetler disiplininin bakış açısıyla ele alan bir çalışmada refah yaklaşımının yerine cezalandırma yaklaşımının kabul edildiği, yargılama süreçlerinde çocuk haklarına ve çocuğun gelişimine uygun davranılmadığı çocukların yeniden topluma kazandırılması bakımından sistemin yetersiz olduğu, çocukların suç işlemeye devam ettiğinin tespit edildiği ifade edilmiştir. Yazarlara göre, çocuk adalet sistemi, iyileştirme ve eğitim odaklı olmalı çocuğu sosyal çevresi ile birlikte ele alarak onarıcı yaklaşımla psikososyal müdahale uygulanmalıdır.

Suça sürüklenme oranları, önleyici sistemin önemi, çocukların suça sürüklenmelerinin azaltılması ve engellenmesi için yapılabilecekler değerlendirdiğimizde bu şekilde çocukların cezai sorumlulukları hem kriminoloji hem ceza hukuku ve sosyal kültürel açısından bütüncül bir bakış açısı değerlendirmek gerekiyor.

1. Çocuk adalet sisteminin amacına uygun şekilde uygulanmasının sağlanması için bu alana özgü uzmanlık eğitimlerinin verilmesi gerekmektedir

• Uygulamada, çocukların hukuki süreçlerinde yer alan kolluk görevlilerinin, hakimlerin Cumhuriyet savcılarının ve avukatların sosyal çalışma görevlilerin çocuğun psikososyal ve ekonomik ve çocuk ceza hukuku alanında belirli aralıklar ile eğitim almalarının sağlanması oldukça önemlidir.

2 Çocukları suça sürükleyen nedenleri, diğer disiplinlerin ortaya çıkardığı bulgular da göz önüne alarak değerlendirmek ve bu alanda ihtiyaç duyulan çalışmaları yapmak, çocukların suça sürüklenmesini önemli ölçüde azaltacaktır

• Bu konu, sadece hukuk disiplini içerisinde kalarak değil, sosyoloji, psikoloji, sosyal hizmetler alanlarıyla ve bu alanların çalışmalarından faydalanılması ile çözümlenmeye çalışılmalıdır.

3 İnternetin yaygınlaşması, çocukların özel yaşamlarının ve kişisel verilerinin dijital ortamda kolaylıkla paylaşılması ve yayılması, sosyal medya kullanımının çocuklar tarafından da aktif şekilde kullanılması, çocuklara uygun olmayan haber yahut diğer içeriklere kolaylıkla erişebilmeleri de suça sürüklenme nedenleri arasında önemli bir faktördür.

4 .Suça sürüklenen çocukların en fazla işledikleri suçların, şiddet suçları olduğu bilinmektedir. Bu konuda, önemli bir husus da, çocukların TV’de, çizgi filmlerde yahut dijital ortamda izledikleri şiddete özendiren içeriklerdir. Bu içerikler yönünden denetimin etkin bir şekilde sağlanması gereklidir. Kitle iletişim araçlarının çocukların suça sürüklenmelerindeki etkisi göz önüne alındığında hem devlet tarafından hem de ebeveynler tarafından içerik denetiminin sağlanması gerekir. Bu bağlamda, şiddet yahut cinsel içerikli yayınlardan çocukların korunması önem taşımaktadır. Çocukların oyuncakları bakımından da şiddete yönlendiren, şiddeti normalleştiren oyuncaklar yönünden de tedbirler alınmalıdır.

5 Çocukların suça sürüklenmesinde okula devam etmemenin de etken olduğu bilinmektedir. Tüm çocukların okula gitmesinin ve eğitimde devamlılığın sağlanması için gerekli denetim ve çalışmaların yapılması gerekmektedir.

6 . Çocuğun haber içeriğinde görüntü, ses, kimlik bilgileri, anne ve babasına ait bilgiler, sağlık durumuna veya eğitimine devam ettiği kurum ya da yaşadığı yer hakkındaki bilgiler gibi kişisel verilerine yer verilmemesi gereklidir Haber içeriğinde çocukla ilgili bir bilgiye yer verilmesi gerekli görülmekte ise, burada çocuğun üstün menfaatinin korunması noktasından hareket edilmelidir Bu bağlamda, haber içeriği oluşturulurken göz önüne alınması gereken önerdiğimiz mutlak sınır, çocuğun kimliğinin belli olmaması olmalıdır Haber içeriklerinde çocuğun özel yaşamına, kişisel verilerine yer verilmesi, çocuğun suça sürüklenmesindeki etkenlerden birisi olduğu için çocuğun kimliğini ortaya çıkaracak nitelikteki bilgilere yer verilmemesi gerekir.

7 Suça sürüklenen çocuğun infazından sonraki döneme önem verilmesi, yeniden suça sürüklenmemesi bakımından gereklidir. Çocuk hükümlülerin infaz sürecinden sonra devlet tarafından gözlenmesi, hayatlarının nasıl devam ettiğinin takip edilmesi, ihtiyaç olunan konularda desteklenmeleri gereklidir. Çocuklar tahliye edildikten ve koşullu salıverildikten sonra toplumda ne yaptıkları da takip edilmelidir Barınma, sağlık, eğitim, meslek edinme gibi konularda desteklenmeleri suça yeniden sürüklenmelerini engelleyebilecek olduğundan devlet tarafından bu gözlem ve ihtiyaç duyulan konularda destek sağlanmalıdır.

8 Çocuklara, ilk çocukluk dönemlerinden itibaren hem hakları hem de toplumsal davranış normları, hangi fiillerin suç oluşturduğu, karşılığındaki yaptırımlar, hukuk kurallarına uyma bilinci konularında eğitim verilmelidir. İlk çocukluk döneminden itibaren kurallara uygun davranma bilincinin hem ebeveynler hem öğretmenler tarafından geliştirilmesi oldukça önemlidir. Çocukların suça sürüklenmelerinin azalması, toplumsal barışın tesisi için çocuklara hakları ve sorumlulukları konusunda yaş dönemlerine uygun eğitim hizmeti sunulmalıdır. Böylece okul öncesi eğitimden itibaren eğitim programına çocukların hakları, kendilerinin mağdur olabilecekleri suçlar ve yapılabilecekler ile hukuk kurallarına uygun davranma ve suç teşkil eden fiilleri işlememe konusundaki bilincin ve farkındalığın geliştirilmesi son derece önemlidir.

9 Çocukların suça sürüklenmesindeki en önemli etkenlerden birisinin ailedir. Bireylere ebeveyn olmadan evvel yahut ebeveyn olacaklarını öğrenmelerinden itibaren eğitimlerin verilmesi ve doğumdan sonra da belirli aşamalarla bu eğitimlerin sürmesi gerekmektedir. Böyle bir sistem, sağlıklı çocuk ve sağlıklı aile yaşamının tesisini sağlayacak, toplumsal barışa katkı sunarak çocukların suça sürüklenmesindeki nedenlerin ortadan kaldırılmasını sağlayan önleyici bir işleve sahip olacaktır.

10. 15 18 yaş aralığında bulunan çocuklar bakımından indirilmiş cezanın uygulanmasının çocuk ceza adaletine uygun olmadığı düşüncesindeyiz. Çocuklar bakımından hapis cezası son çare olmalı, koruyucu ve destekleyici tedbirler ön planda olmalıdır. Uygulamada çocuklar, çocuk adalet sistemi içerisinde çocuk oldukları unutulmadan yargılanmaları gerekir iken, suçlu olarak görülmekte ve adeta yetişkin ceza adalet sistemine göre yargılanmaktadırlar. Güvenlik tedbirleri yerine cezaya hükmedilmesi, tutuklama kararının verilmesi, çocuğun suça yeniden dönmesine elverişli bir zemin hazırlamaktadır. Düşüncemize göre, bu yaş grubundaki çocukların da eğitim, danışmanlık, sağlık, barınma gibi pek çok konuda desteklenmeleri gereklidir Bu potansiyel ihtiyacın göz ardı edilerek sadece yaptırım olarak cezanın öngörülmüş olası, çocuk adalet sisteminin ilkelerine uygun değildir.

GÜVENLİK BİRİMİNE GELEN VEYA GETİRİLEN

ÇOCUK İSTATİSTİKLERİ, 2024

GÜVENLİK BİRİMLERİNE GELEN VEYA GETİRİLEN ÇOCUKLARIN KARIŞTIĞI OLAY SAYISI 612 BİN 651 OLDU

Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2024 yılında, 2023 yılına göre 9. 8 oranında artarak 612 bin 651 oldu. Bu olaylarda çocukların 279 bin 620 'si mağdur olarak 202 bin 785 'i suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 96 bin 438 'i bilgisine başvurma amacıyla, 18 bin 561 'i kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 8 bin 729 'u kabahat işlediği iddiasıyla, 6 bin 518 'i ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi.

Suça sürüklenen çocukların %40,4'ü yaralama olayına karıştı Güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olayların 202 bin 785'i suça sürüklenme nedeni ile gerçekleşti. Bu çocukların %40,4'üne yaralama, %16,6'sına hırsızlık, %8,2'sine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, %4,6'sına tehdit, %4,2'sine genel tehlike yaratan suçlar, %26,0'ına ise bu nedenlerin dışında kalan diğer suçlar isnat edildi. 2024 YILI

• Buna göre, geçen güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2023 yılına göre yüzde 9. 8 oranında artarak 612 bin 651 ’e yükseldi 2023 ’te ise olay sayısı bir önceki yıla göre yüzde 10. 7 azalarak 537 bin 583 ’e gerilemişti

• Bu olaylarda çocukların 279 bin 620 'si mağdur olarak 202 bin 785 ’i suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 96 bin 438 ’i bilgisine başvurma amacıyla, 18 bin 561 ’i kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 8 bin 729 ’u kabahat işlediği iddiasıyla, 6 bin 518 ’i ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi.

Bu İçeriği Paylaş

İlgili İçerikler

Yorum bırakın

Adınız yayınlanır, e-posta adresiniz gizli kalır. Mesajınız editör onayından sonra görünür olacaktır.