5395 SAYILI KANUNUN İLK 14 MADDENİN YORUMU

5395 ÇOCUK KORUMA KANUNU

35 dk okuma6.954 kelime

 

 

ÇOCUK KORUMA KANUNU

Kanun Numarası : 5395

Kabul Tarihi : 3/7/2005

Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 15/7/2005 Sayı : 25876

Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 44

BİRİNCİ KISIM

Amaç, Kapsam, Temel İlkeler, Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Temel İlkeler

Amaç

Madde 1- (1) Bu Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların

korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları

düzenlemektir.

Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan çocukları, içinde bulundukları tehlikeden koruyan, onların temel haklarını temin eden, fiziki ve manevi varlıkların korunmasını, sağlıklı gelişiminin gerçekleştirilmek üzere ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki şartları sağlayan, bu çocukları etkili ve işlevsel bir kişilikle topluma kazandıran korunmanın, esas ve usulleri ile suça sürüklenen çocukların yararını gözeten, onların kişisel özelliklerini dikkate alan, toplumsal sorumluluk bilinçlerinin gelişmesine yardımcı olan, cezaya son çare olarak başvuran,

 

 

Kapsam

Madde 2- (1) Bu Kanun, korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile

suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin usûl ve esaslarına, çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri kapsar.

 

Kanunun amaç ve kapsamının bu şekilde belirlenmesi ile de kanunun hem TMK ve buna bağlı olarak sosyal hizmetleri içeren boyutu, hem de TCK’nin uygulamalarına bağlı olarak çocuk ve gençlerin geleceğini şekillendiren önemli bir başka boyutu görülmektedir. Bu iki boyuta bağlı olarak ise, Türk Medeni Yasasının ‘Koruma Önlemleri’ başlığındaki 346.mad. ve buna bağlı

olarak diğer maddelerle birlikte, halen yürürlükte olan 2828 sayılı SHK Yasası kapsamında da belirtilen KMÇ ayrı bir grup olarak değerlendirilmiştir. TCK kapsamında olanlar ise ‘suça sürüklenen çocuklar’ olarak değerlendirilmelerinin yanı sıra ayrıca bu gruba yönelik yargısal uygulamalar ile birlikte bu uygulamalar için kurulan çocuk mahkemelerinin kuruluşu, görevi ve yetkilerine de bu boyutta yer verilmiştir.

Tanımlar

Madde 3- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi; bu

kapsamda,

1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile

Kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu,

 

Korunmaya ihtiyacı olan çocuklar ÇKK  madde. 5/1-7/1 -8/1 -13

 

ÇHS 19/1.MADDEDE KMÇ: 1- Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.

 

 Çocuk Şube Müdürlüğü/Büro Amirliği Kuruluş,Görev ve Çalışma Yönetmeliği  4.mad.

 

 Korunmaya Muhtaç Çocuk : Beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olan; anasız ve/veya babasız, anası ve/veya babası belli olmayan, anası ve/veya babası tarafından terk edilen, anası ve/veya babası tarafından ihmal ve istismara maruz bırakılıp fuhuş, dilencilik, alkollü içki veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen, mülteci, refakatsiz, çalışan ve başıboşluğa sürüklenmese bile ihmal ve istismar nedeni ile mağdur olan çocuğu,

 

 

2828 3./b) "Korunmaya Muhtaç Çocuk"; beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup;

1. Ana veya babasız, ana ve babasız,

2. Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan,

3. Ana ve babası veya her ikisi tarafından terkedilen,

4. Ana veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi

her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen,

 

Yapılan tanımlama ile de görüleceği gibi öncelikle belli bir ihtiyaca dayalı bir ‘Koruma’ öne çıkarılmıştır. Bu ihtiyaç ise ‘Tehlikede Olan’ unsurlardan söz edilerek çocuğun ‘bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal, duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği’ nin yanı sıra ihmal veya istismar edilen ya da suç mağdurun olmak gibi durumlar da bu ihtiyaca etken olarak gösterilmiştir. Uygulamada yaşandığı gibi hemen hemen herkesin ve de her meslek grubunun farklı farklı değerlendirebileceği bir ‘Korunma İhtiyacı’ tanımının özellikle ortaya çıkma riski bulunmaktadır. Bu nedenden dolayı uygulamada birinin ihtiyaç göreceği durumun bir başkası için ihtiyaç görülmeyeceği, hukuk ve hak kullanımı acısından da tartışmalı bir durumun ortaya çıkması kaçınılmazdır. (Tehdit kavramının verilmemesi eksikliktir.)

 

2. Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile

hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik

tedbirine karar verilen çocuğu,

 

Hakkında soruşturma yapılan suça sürüklenen çocuklar ÇKK madde 5,  15/3

Hakkında kavuşturma yapılan suça sürüklenen çocuklar ÇKK madde 26/3

Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen suça sürüklenen çocuklar ÇKK madde 3/a-2

Ceza sorumluluğu olmayan suça sürüklenen çocuklar ÇKK madde 13/1

 

Çocuğun işlediği fiilin haksızlık teşkil edip etmediğini anlayabilecek zihinsel donanıma sahip olmadığı hallerde, onun hakkında kınama yargısında bulunmak mümkün olmayacaktır. Dolaysıyla algılama ve irade yeteneğine sahip olmayan kişiler hakkında kusur yargısında bulunabilmesi mümkün değildir. Burada ki FİİL ’in unsurları

a)      Yönlendirici irade tarafından hakim olunan,

b)     Belli bir amaca yönelen,

c)      Etkileri dış dünyada hissedilen insan davranışı olarak tanımlanır.

 

b) Mahkeme: Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemelerini,

            Çocuk mahkemeleri; genel ceza mahkemeleri gibi, suçluluğu tespit ettikten sonra, çocuğu, ceza evine gönderen yargısal kurumlar değildir. Bu mahkemeler, suç işlemek suretiyle sosyal sapma gösteren çocuklar hakkında; tıp, psikiyatri, psikoloji, sosyoloji ilimlerinin verilerini göz önüne alarak, davranış bozukluğuna neden olan unsuru ve çocuğun tedavisi hususunda gereken tedbirleri saptamaya çalışan ve tedbirlerle onu ıslah etmeyi hedef alan kuruluşlardır. Çocuk mahkemeleri, uzman mahkemelerdir. Türkiye’de çocuk mahkemeleri ile ilgili girişimler 1940 yılında yapılmış ve ilk kanun tasarısı 1945 yılında hazırlanmıştır. Ancak kanun 1979 yılında çıkmış ve yürürlük tarihi 1982 yılı öngörülmüştür. Çocuk mahkemeleri, sadece çocuğu işlemiş olduğu suç ile değil, aynı zamanda çocuğun karşı karşıya kaldığı her tür ihmal ve istismar süreci ile ilgili olarak görevlendirilmiştir.

 

c) Çocuk hâkimi: Hakkında kovuşturma başlatılmış olanlar hariç, suça sürüklenen çocuklarla korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında uygulanacak tedbir kararlarını veren çocuk mahkemesi hâkimini,

 

(ÇKK mad.26/3) Mahkemeler ve çocuk hâkimi, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri almakla görevlidir

 

d) Kurum: Bu Kanun kapsamındaki çocuğun bakılıp gözetildiği, hakkında verilen tedbir

kararlarının yerine getirildiği resmî veya özel kurumları,

e) (Değişik: 13/6/2012-6327/38 md.) Sosyal çalışma görevlisi: Psikolojik danışmanlık ve

rehberlik, psikoloji, sosyoloji, çocuk gelişimi, öğretmenlik, aile ve tüketici bilimleri ve sosyal

hizmet alanlarında eğitim veren kurumlardan mezun meslek mensuplarını,

İfade eder.

 

 

 

Temel ilkeler

 

Madde 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;

a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması,

b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,

            çocuk hakları sözleşmesi’nin 3/1.maddedsinde, mahkemelerce yapılan ve çocukları ilgilendiren tüm faaliyetlerde çocuğun yararının temel düşünce olduğu varsayılmıştır. Çocuk adalet sistemi içindeki çocuğun yüksek yararının korunması, ceza hukukunun geleneksel amaçlarının (bastırma/cezalandırma) yerine, suça sürüklenen çocuk söz konusu olduğunda rehabilitasyon ve onarıcı adaletin tercih edilmesi anlamındadır. (BM Çocuk hakları komitesinin Çocuk adaletinde Çocuk haklarına ilişkin görüşü, bölüm 3, parağ.4) Çocuğun yüksek yararı, çocuğun onur, özgürlük ve eşit muamele gibi birçok hakkına saygı duyulmasını gerektirir Avrupa konseyi bakanlar komitesinin Çocuk Dostu Adalete Rehber İlkeleri, III-B). Çocuk Koruma Kanunu’nda da çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi, temel ilke olarak kabul edilmiştir. (ÇKK.m-4/1-b,g) 

c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması,

            Çocuklar, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayırıma tabi tutulamaz (ÇHS m.2). ÇHS’nin 2. Maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağı, ÇHS’nin 37. Ve 40. Maddelerinde koruma altına alınan temel çocuk adaleti ilkelerinin yanında, çocuk adalet sisteminin temel ilkelerindendir. Çocuk adalet sistemiyle karşı karşıya kalan, kanunla ilişki içindeki tüm çocuklara bu bağlamda suça sürüklenen çocuklara, ayırım gözetmeksizin eşit muamele edilmesini sağlamak için gerekli tüm tedbirler alınmalıdır. (ÇHS m.2; Havana kuralları 4; )

d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması,

e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları,

f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,

g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi,

            Çocuk adalet sistemi içinde suça sürüklenen çocuğa, taşıdığı saygınlık ve değer duygusunu geliştirecek ve başkalarının da insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı duymasını pekiştirecek nitelikte muamele etme ve durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesini ilkeleri, çocuk adalet sisteminin temel ilkelerindendir (ÇHS m.40/1). Bu ilkeler çocuğun kollukla ilk temasından başlayarak çocuk adalet sistemindeki tüm süreç boyunca uygulanmalı, gözlenmeli ve saygı gösterilmelidir ( BM Çocuk Hakları Komitesinin Çocuk Adaletinde Çocuk Haklarına İlişkin Görüşü,Bölüm3,para.4e) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 25.maddesinin 1. paragrafında çocukların özel ihtimam ve yardım görme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

h) Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun

eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin desteklenmesi,

(Eğitimden kasıt, onun bedensel, zihinsel, duygusal, toplumsal ve ahlaki bakımdan dengeli sağlıklı gelişimin sağlanmasıdır. Ergenliğe ulaştığında hayatını tek başına sürdürmesini sağlayacak bağımsız bir kişiliğin kazandırılmasıdır.)

i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak

başvurulması,

j) Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak

görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının

sağlanması,

k) Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda

yetişkinlerden ayrı tutulmaları,

l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde

kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması,

İlkeleri gözetilir.

 

Temel ilkelerde a,b,f,g,h,i fıkralarında belirtilen ilkeler de öz de SİR’in işlevini belli etmektedir.

 

Uygulamanın temelini oluşturan bu hem birey hak ve özgürlükleri ile hem de sosyal hizmetler nitelikli bu ilkelerin uygulayıcıları tarafından yeterli ölçüde uygulandığını ve de bunların içselleştirildiğini söylemek de tüm iyi niyetli bireysel çabalara rağmen oldukça zordur. Bu ilkeler biçimsel kalmış olup uygulama şansından da oldukça uzak görünmektedir. Ancak uygulayıcılar tarafından tamamen içselleştirilip benimsenmesi ile uygulama olabilir. Temel ilkeler çerçevesinde yürütme maddesi dahil olmak üzere 50 maddeden oluşan yasanın 5. Ve 14. Maddeleri ise özellikle TMK bağlamında hem hukuki açıdan karar alma hem de bu bağlamda yapılması gereken sosyal hizmet uygulamaları il ilgili olarak düzenlenmiştir.

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler

 

Madde 5- (1) Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında

korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında

alınacak tedbirlerdir. Bunlardan;

a) Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme

konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye,

b) Eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş

ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi

bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine,

c) Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine,

 

 

ASPB ın özellikle uzun süreden beri, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, sevgi evleri, çocuk evleri sitesi, uyguladığı sadece beslenme ve barınmaya dayalı bakıma yönelik uygulamasını ihtiyaç gruplarına yönelik olarak pedagojik yöntemlerle destekleyememesi sonucunda ortaya çıkan hizmet boşluğu belirgin hale gelmiştir. Tabi ki bu da pedagojik bir yöntemin aranmaması ve bakılanların karnı TOK başlarının PEK olmasının yeterli görülmesi de etken olup, başta vesayet makamı olarak bu yönde karar veren mahkemelerin de kamu adına bu yönde bir arayışının olmaması ve bu yönde bir nitelik aramamaları da bunda bir etken olabilir.

 

            TMK : 346 .maddesinde de koruma önlemleri alınmaktadır.

 

 

 

d) Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli

geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların

tedavilerinin yapılmasına,

e) Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan

hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya,

Yönelik tedbirdir.

(2) Hakkında, birinci fıkranın (e) bendinde tanımlanan barınma tedbiri uygulanan

kimselerin, talepleri hâlinde kimlikleri ve adresleri gizli tutulur.

(3) Tehlike altında bulunmadığının tespiti ya da tehlike altında bulunmakla birlikte veli

veya vasisinin ya da bakım ve gözetiminden sorumlu kimsenin desteklenmesi suretiyle tehlikenin bertaraf edileceğinin anlaşılması hâlinde; çocuk, bu kişilere teslim edilir. Bu fıkranın uygulanmasında, çocuk hakkında birinci fıkrada belirtilen tedbirlerden birisine de karar verilebilir.

            Çocuğun ailesine teslime ve ailenin desteklenmesine ilişkin karar verildiğinde, ailenin desteklenmesine ilişkin hangi hizmet modelinin uygulanacağının da ortaya konulması gerekir. Ailenin ihtiyacının ne olduğu, hangi yönden destekleneceği kararda belirtilmeli ve karar buna uygun şekilde yerine getirilmelidir. Kararın yerine getirilmesi sırasında ailenin başka bir ihtiyacının ortaya çıkması halinde, kararın değiştirilmesi ve ortaya çıkan ihtiyaca uygun bir karar verilmesi her zaman mümkündür.

 

 

            KORUYUCU TEDBİRLER: Aile çevresinde destek hizmetlerine rağmen kalmasının yararına olmayacağının anlaşılması veya mümkün olmaması halinde uygulanacak tedbir türleridir. Koruyucu tedbirler, çocuğun bulunduğu aile ortamından koruma tedbiri kararı ile alınarak geçici bir süre ile yatılı bir sosyal hizmet kuruluşuna yerleştirilmesi, evlat edindirilmesi ya da koruyucu aile yanına yerleştirilmesi tedbirlerini içerir.

3. Madde yapılan düzenleme ile çocuğun ailesine teslim edilmesi gerektiğindeki durumu da belli bir koşula bağlanmıştır. Ancak gene bu madde de tehlikenin yanı sıra ‘Tehdit’ kavramına yer verilmemesi sonucunda ise özellikle karar verici ve uygulayıcı açısından özellikle temel ilkelerle çelişki bir durumun da oluştuğunu ve keyfi uygulamalar için belli ortamın da sağlandığını görebilmek mümkündür.

            DESTEKLEYİCİ TEDBİRLER:

Çocuğa, ailesi ile birlikte ihtiyaç duydukları hizmetlerin verilerek tüm uluslararası anlaşmalarda çocuğun yararına olduğu kabul edilen çocuğun aile çevresinden ayrılmamasının sağlanmasıdır. Bu tedbirler çocuğun temel haklarının sağlanması ve içinde bulunduğu ortamın iyileştirilmesine yöneliktir.

 

            TMK 340. MADDESİNDE BELİRTİLMİŞTİR.

 

Kuruma başvuru

Madde 6- (1) Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil

toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme

Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir.

            Yükümlülüğün Tarafları

a)      Adli ve idari merciler

b)     Kolluk görevlileri

c)      Sağlık kuruluşları

d)     Eğitim kuruluşları

e)      Sivil Toplum kuruluşları

Ayrıca çocuğun kendisi ve onun bakımından sorumlu bulunan kimseler aspim destekleyici ve koruyucu hizmetleri talep etme hakkı vardır.

(2) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendisine bildirilen olaylarla ilgili

Olarak gerekli araştırmayı derhâl yapar.

 

Kötü muamele ile ilgili olarak ise TCK 232.maddesi düzenlenmiş olup maddenin 2.fıkrasında idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, korumak veya bir meslek ve sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu TERBİYE hakkında doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye bir yıla kadar hapis cezası verileceği vurgulanmıştır. Cinsel saldırı ile TCK 102-103-105 maddelerin işletilmesi,

            Ayrıca TCK nın 278 maddesi suçu bildirmeme de bir suç olarak belirlenerek maddenin birinci fıkrasında anlatılmaktadır.

            TCK nın 279 maddesi de kamu görevlilerin suçu bildirmeme ile ilgilidir.

SHM’leri, çevrelerindeki korunma ihtiyacı olan çocukları tespit etmek için araştırma yaparlar. (KDTKY m.6/4)  bu kurumların bu görevi yapmaması da TCK’ da yaptırıma tabidir. TCK  m.257/2

 

Koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alınması

 

Madde 7- (1) Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı; çocuğun anası,

babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme

Kurumu ve Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re ‘sen çocuk hâkimi tarafından alınabilir.

(2) Tedbir kararı verilmeden önce çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılabilir.

 

Pekin kuralları:

 

Mad. 16. Sosyal araştırma raporları

16.1 Yargılayan makam tarafından önemsiz ve tali derecedeki suçlar dışındaki bütün vakalarda çocuğun suçu işlemeden önceki yaşam koşulları ve suçun hangi ortam içinde işlendiği konusunda hükümden önce yeterli araştırma yapılmalıdır.

Açıklama

Çocuklara ilişkin davalarda sosyal araştırma raporları veya hüküm öncesi raporları son derece önemli ve vazgeçilmez belgelerdir. Bu belgeler sayesinde yetkili makam çocuğun sosyal ve ailevi geçmişi, okul durumu, eğitim deneyleri vb gibi konularda bilgi sahibi olmaktadır. Bu amaçlar için bazı hukuk sistemlerinde mahkemeye bağlı sosyal servisler ve personel kullanılmaktadır. Ayrıca geçici tahliye sonrası çocuğu gözaltında tutmakla görevli kimseler de bu işle görevlendirilebilir. Bu itibarla bu maddede, nitelikli sosyal araştırma raporları elde edilebilmesi için nitelikli personel kullanımının gereğine işaret edilmektedir.

 

Kararın uygulamakla yükümlü kılınan ASPB ın uygulayıcı olarak görüşü bile alınmadan alınması hem kurumlar arası işbirliği ilkesine, hem de disiplinlerarası işbirliğine aykırıdır.

 

(3) Tedbirin türü kararda gösterilir. Bir veya birden fazla tedbire karar verilebilir.

(4) Hâkim, hakkında koruyucu ve destekleyici tedbire karar verdiği çocuğun denetim

altına alınmasına da karar verebilir.

(5) Hâkim, çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak koruyucu ve destekleyici

tedbirin kaldırılmasına veya değiştirilmesine karar verebilir. Bu karar acele hâllerde, çocuğun

bulunduğu yer hâkimi tarafından da verilebilir. Ancak bu durumda karar, önceki kararı alan

hâkim veya mahkemeye bildirilir.

(6) Tedbirin uygulanması, onsekiz yaşın doldurulmasıyla kendiliğinden sona erer. Ancak

hâkim, eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve rızası alınmak suretiyle tedbirin

uygulanmasına belli bir süre daha devam edilmesine karar verebilir.

 

(7) Mahkeme, korunma ihtiyacı olan çocuk hakkında, koruyucu ve destekleyici tedbir

kararının yanında 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre

velayet, vesayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında da karar vermeye

yetkilidir. Bu madde de çocuk mahkemelerinin bir vesayet makamı olarak da görev yaptıkları belirginleşmiştir.

 

Tedbirlerde yetki

 

Madde 8- (1) Korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici

tedbirler, çocuğun menfaatleri bakımından kendisinin, ana, baba, vasisi veya birlikte yaşadığı

kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk hâkimince alınır.

(2) Tedbir kararlarının uygulanması, kararı veren hâkim veya mahkemece en geç üçer

aylık sürelerle incelettirilir.

ÇKKKDTY’nin 18/4. Maddesi gereğince de mahkeme hâkimi tedbir kararlarının uygulanma sürecini en geç üçer aylık dönemlerle incelettirir. Bu inceleme tedbiri uygulayan kişi, kurum ve kuruluşlarca yapılacağı gibi, mah­kemenin takdirine göre mahkemede görevli sosyal çalışma görevlilerince de yapılabilmektedir. Bu incelemeler sonucunda tedbiri uygulayan kişilerce mesleki raporlar: Sosyal inceleme ra­porları, sağlık raporları, uygulama de­ğerlendirme raporları düzenlenmekte­dir. Bu çalışmada uygulama sürecinin değerlendirilmesine yönelik hazırlanan bu raporlar ortak bir tanımla ‘Değer­lendirme Raporları’ olarak ele alınmış­tır. Üçer aylık dönemlerde hazırlanan değerlendirme raporlarına göre uy­gulanan tedbir kararları mahkemece çocuğun yararına bulunursa değişti­rilebilmekte, kaldırılabilmekte ya da yeni bir tedbir kararı verilebilmektedir.

 

 

Mahkemeye gözetim ve denetime dayalı bir vesayet görevi açık bir şekilde vurgulanmaktadır. ASPB İcracı değil Uygulayıcı bir kurum olmuştur.       

 

 

(3) Hâkim veya mahkeme; denetim memurları, çocuğun velisi, vasisi, bakım ve

gözetimini üstlenen kimselerin, tedbir kararını yerine getiren kişi ve kuruluşun temsilcisi ile

Cumhuriyet savcısının talebi üzerine veya re'sen çocuğa uygulanan tedbirin sonuçlarını

inceleyerek kaldırabilir, süresini uzatabilir veya değiştirebilir.

 

Tedbir kararlarının özelliği gereği verilen KDTK’larının uygulanmasının denetlenmesi gerekmektedir. Bu kararlar çocuk adalet sisteminde amacı ile paralellik taşırlar. Bu kararların amacı çocuğa yönelik riskleri ortadan kaldırmak suretiyle korunmasını sağlamaktır. Bu nedenle de tedbir kararları kesin değildir, her zaman değiştirilir ve kaldırılması mümkündür. Dolaysıyla tedbir kararlarını değiştirecek ya da kaldıracak olan hâkimin bu kararları takip etmesi gerekecektir. ÇKKKDTKUY 18. Maddesi.

 

Acil korunma kararı alınması

 

Madde 9- (1) Derhâl korunma altına alınmasını gerektiren bir durumun varlığı hâlinde

Çocuk, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bakım ve gözetim altına

alındıktan sonra acil korunma kararının alınması için Kurum tarafından çocuğun Kuruma geldiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde çocuk hâkimine müracaat edilir. Hâkim tarafından, üç gün içinde talep hakkında karar verilir. Hâkim, çocuğun bulunduğu yerin gizli tutulmasına ve gerektiğinde kişisel ilişkinin tesisine karar verebilir.

5 günlük süre kısalığı; çocuğun zaman kavramı yetişkinlerden farklıdır. Örneğin, ana- babasından, yetişkinlere göre, kısa bir süre için bile olsa küçük çocuğun ayrı kalması, onun duygusal bağlarını kesintiye uğratacak kadar uzun bir süre olabilir. Bu nedenle çocuk hakkında kararın hızlı verilmesi gerekir.

            Çocuğun zarar görmemesi bakımından sosyal hizmet biriminde bakım ve gözetime alınması bu müdahale koruma amacıyla olsa dahi, çocuğun özgürlüğüne müdahale teşkil ettiği için hakkında acil koruma kararı alınması için kurum çocuğun kuruma geldiği tarihten itibaren 5 gün içinde çocuk hakiminden acil koruma kararı istenmesi gerekmektedir.

(2) Acil korunma kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilebilir. Bu

süre içinde Kurumca çocuk hakkında sosyal inceleme yapılır. Kurum, yaptığı inceleme

sonucunda, tedbir kararı alınmasının gerekmediği sonucuna varırsa bu yöndeki görüşünü ve

sağlayacağı hizmetleri hâkime bildirir. Çocuğun, ailesine teslim edilip edilmeyeceğine veya

uygun görülen başkaca bir tedbire hâkim tarafından karar verilir.

            Kanunun  4’üncü maddesinde öngörülen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, maddede öngörülen 30 günlük sürenin başlangıç tarihi, çocuğun kuruma alındığı gündür. Yoksa mahkeme acil koruma kararının verildiği tarih değildir. Mahkeme kararında öngörülen ve çocuğun sosyal hizmet kuruluşuna geliş tarihinden itibaren otuz günün geçmesi ile acil koruma kararı kendiliğinden sona erecektir. Bu durumda acil koruma kararının sona ermesi için ayrıca mahkeme veya hakim kararına ihtiyaç bulunmamaktadır.

            Çocuğun kuruma alınmasından itibaren 5 gün içinde karar alınmaması durumunda ne olacağının üzerinde durmak gerekir. Madde de öngörülen süre, düzenleyici bir süre olup, bu süre içerisinde kararın alınmamasının ne gibi sonuçlar doğuracağı belirtilmemiştir. Bununla birlikte, ortada derhal korunması gereken bir çocuk bulunmaktadır ve kanun koyucu bu işlemin hızlı bir şekilde yapılabilmesi için süreler öngörmüştür. Sürelerin kısa oluşu öngörülen tedbirin mahiyeti ile bağdaşmaktadır. Zira yapılması gereken acil bir işlem bulunmaktadır ve normal koşullarda bu süre içerisinde ilgili mahkemeye başvuruda bulunulabilecektir. Maddenin ikinci fıkrasında verilecek acil koruma kararının en fazla 30 günlük süre ile sınırlı olacağı belirtilmiş ve bu sürede hangi, işlemlerin yapılacağı açıklanmıştır. Dolaysıyla, niteliği bakımından ‘’Acil koruma kararı alınması’’ geçici bir işlemdir. Bu kavramın konulmasının sebebi, çocuğun yüksek yararını korumak ve tedbir öncesi evreyi çocuk açısından güvenli kılmak olarak açıklanabilir. Nitekim, bu sürecin sonunda çocuğun ailesine teslim edilip edilmeyeceğine veya uygun görülen başkaca bir tedbire hakim tarafından karar verileceği vurgulanmıştır. Kurum da çocuk hakkında tedbir kararı alınması gerektiği sonucuna varırsa hakimden koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilmesini talep edecektir. Kanunun genel sistematiğe bakıldığında koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının alınması ve uygulanması ile ilgili tüm süreçlerin hakim veya mahkeme kontrolünde olduğu görülmektedir. Bu bakımdan, aslolan en geç 5 gün içinde çocuk hakimine müracaat edilmesi olmakla birlikte bu süre zarfında ortaya çıkması muhtemel olağanüstü durumlar sebebiyle çocuk hakimine süresi içinde müracaat edilemeyeceğinin anlaşılması halinde keyfiyetin, ilgili çocuk hakimine sebep ve gerekçeleriyle birlikte bildirilmesi gerekir. Kanunda öngörülen sürelere keyfi bir şekilde uyulmamasının ya da çocuk hakiminin bilgisi dışında işlem yapılmasının beraberinde sorumluluğu gerektirebileceği de unutulmamalıdır.

            Çocuk kuruma alındıktan sonra 5 gün içerisinde incelemenin tamamlanması mümkün ise, incelemenin tamamlanmasından sonra, acil koruma değil, koruma talebinde bulunulmalıdır. Acil koruma alınmadan yapılan inceleme sonucunda çocuğun aileye teslim edilmesi gerektiği sonucuna varılır ise, kurum bu kararı kendiliğinden alabilir.

            Koruyucu ve destekleyici tedbir kararları, kişi özgürlüğü ve güvenliğini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından verilir. Kurum bakımına alma (bakım tedbiri), çocuk bakımından kişi özgürlüğünü kısıtlama; çocuğun ana-baba açısından velayet ilişkisine müdahale niteliğindedir. Bu nedenle hakim kararı olmadan kurum bakımında tutma işlemi 5 günlük süre ile sınırlandırılmıştır. Bu süre dolmasına rağmen hakim kararı alınmadan çocuğun kurumda tutulması veya hiçbir işlem yapılmadan 5 günlük süre dolduğu için çocuğun kurumdan gönderilmesi işlemi yapan görevlileri açısından sorumluluğu gerektirir.

(3) Kurum, çocuk hakkında tedbir kararı alınması gerektiği sonucuna varırsa hâkimden koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilmesini talep eder.

 

 

 

 

Bakım ve barınma kararlarının yerine getirilmesi

 

Madde 10- (1) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından, kendisine İntikal eden olaylarda gerekli önlemler derhâl alınarak çocuk, resmî veya özel kuruluşlara Yerleştirilir.

 

2010/09 Sayılı Kuruluşta Günlük İşleyiş, Çocuğun Kabulü Süresi ve Uygulama Planı Genelgesi,

2007/03 sayılı Kuruluştan İzinsiz Ayrılan Çocuklar ve Ziyaretçiler Genelgesi,

10/11/2010-5731 Sayılı Kuruluştan İzinsiz Ayrılan Çocuklar Konulu Gen. Müd. Yazısı,

2008/09 Sayılı Mesleki Çalışmalar Konulu Genelge,

2012/15 Sayılı Çocuk Hizmetlerine İlişkin Genelge,

 

Çocuklara özgü güvenlik tedbiri

 

Madde 11- (1) Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.

            Bu madde de üç yaş grubu vardır.

1.      12 yaş altı çocuk

2.      12-15 yaş aralığı çocuk

3.      15-18 yaş aralığı çocuk

12-15 yaş aralığı çocuk ceza hukuku karşısında sorumluluğu askıdadır. Bu yaş grubu hakkında takip edilecek yargısal faaliyet farik ve mümeyyiz durumuna göre tedbir kararı verilir. Veya indirimli ceza

 

Güvenlik tedbiri kararı verilebilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

1.      Bir suç işlenmiş olmalıdır.

2.      Toplumda tehlikeli hal ortaya çıkmalıdır.

3.      Kanun tarafından ön görülmelidir.

4.      Cumhuriyet savcısınca talep edilmelidir.

5.      Mahkeme tarafından hükmedilmelidir.

6.      Orantılı uygulanmalıdır.

Güvenlik tedbirinde temel amaç: bireyin yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, bireyin yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara kanunlara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.

Ceza sorumluluğu olmayan çocuk; kusur yeteneğinin olması

TCK’nın yaş küçüklüğünü ve akıl hastalığını düzenleyen 31. ve 32.maddelerini göz önünde bulundurarak kusur yeteneği ilişkin bir tanım yapak mümkün. ’’Kişinin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama (algılama yeteneği)  ve davranışlarını bu doğrultuda yönlendirme (irade yeteneği) kabiliyetidir.

1.      Algılama yeteneği

2.      İrade yeteneği

         …………………..

                         KUSUR

Algılama yeteneği; İnsanın kendi varlığının bilincinde olarak çevresindeki olguları gözlemleyebilme kabiliyetini ifade eder. Algılama yeteneği, insanın zihni gelişiminin yanı sıra içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevrenin şartlarına bağlı olarak gelişmektedir. İnsan çevresindeki olaylara ilişkin gözlemlerden sonuç çıkarırken, yükümlülüklerinin ve bunlara aykırı davranması halinde sorumlu tutulacağının bilinciyle hareket etmelidir. (haksızlık bilinci). Böyle bir bilince sahip olmasına rağmen kişinin hukukun gereklerine aykırı davranması, onun hakkındaki kınama yargısının temelini oluşturmaktadır. Algılama yeteneği, soyut olarak, kişinin farik ve mümeyyiz olmasını değil, işlediği fiilin içinde yaşamış olduğu toplumda ne anlama geldiğinin bilincinde olmasını ifade etmektedir. Buna göre algılanması gereken  ‘işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarıdır.’ Kısacası algılama yeteneği, işlediği haksızlık teşkil ettiği bilincine sahip olmak demektir. Haksızlık bilinci, kişinin işlemiş olduğu fiilin suç olduğunu bilmesini değil, fiilin hukuken tasvip edilmeyen bir davranış olduğunu bilmesini ifade eder. Failin somut olarak hangi hükmü ihlal ettiğini bilmesi gerekli değildir. Hukuk düzeninin korunmasına mazhar olmuş bir değeri ihlal ettiği öngörüsü yeterlidir. Haksızlık bilinci hususundaki değerlendirme ruhen sağlıklı ortalama bir kişi dikkate alınarak yapılır. Ruhen sağlıklı ortalama bir kişinin de kural olarak algılama yeteneğine sahip olduğu ifade edilir.

            Kişinin işlemiş olduğu fiilden dolayı cezalandırılabilmesi için fiilin haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerekmektedir.

 

            İrade yeteneği: kişinin işlemiş olduğu fiilden dolayı kusurlu sayılabilmesi için algılama yeteneğine sahip olması yeterli değildir. Ayrıca bu kişinin somut olayda davranışlarının hukukun gereklerine göre yönlendirebilme yeteneğine de sahip olması gerekir. Ceza hukukunda, yönlendirici iradenin ürünü olan, belli bir amaca yönelen ve dış dünyada meydana gelen insan davranışlarına fiil denilmektedir. İrade ürünü olmak fiilin bir vasfı olarak karşımıza çıkmaktadır. Fiilin varlığından söz edilebilmesi için gerekli olan bu irade, değerden yoksundur. İradenin oluşum sürecindeki ilk aşamada, belli bir davranışa ilişkin plan, bu davranışa ilişkin önceden tasarlanan nedensellik serisi hakkında bilgi bulunmaktadır. Bundan sonraki aşamada kişi, davranış normlarına rağmen, planladığı bu davranışın bir değerlendirmesini yapmaktır. Bu değerlendirme sonucunda hareketinin davranış normlarına aykırı olduğunu bilmesine, bunun bilincinde olmasına rağmen tercihini fiili işlemekten yana kullanan kişinin iradesi, kusurluluk yönünden değer ifade etmektedir.

İrade yeteneği, davranışlarını hukukun gereklerine göre yönlendirebilme yeteneğini ifade eder.

İnsanın, davranışının, toplumdaki değer yargılarına uygun olup olmadığını anlayabilme ve bu doğrultuda davranışlarını yönlendirme yeteneği, onun fiziki gelişimine paralel bir

 şekilde ortaya çıkmaktadır. Zira yaşı küçük kimseler, yetişkin bir insan gibi doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan, iyiyi kötüden ayırt edebilme yeteneğine sahip değildirler. Gerçekten kişinin fiziki gelişimi ile birlikte, onun toplumun değer yargılarını anlama yeteneği de gelişmektedir. Bu bakımdan kusur yeteneği ile yaş arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Aslında 12 yaşını doldurmamış çocuklar da davranışlarının doğruluğunu veya yanlışlığını fark edebilirler ve yanlış bir davranışta bulunmama konusunda kendilerini yönlendirebilirler. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereğince, bu yaş grubundaki çocukları cezalandırmanın onların suç işlemelerini önlemek ve topluma yeniden kazandırılmalarını sağlamak bakımından bir faydasının olmayacağını ve dolaysıyla bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluğunun bulunmadığını normatif olarak kabul edilmiştir. Bu çocuklarda hakkında işlediği suçtan dolayı, yakalama, gözaltına alma, tutuklama gibi koruma tedbirlerine başvurulmaz. Kovuşturma yapılmaz ancak soruşturma yapılır.

 

•      Çocukluk döneminde failin fiilinden sorumluluğunu 3 döneme ayırmıştır:

 1) Fiili işlediklerinde 12 yaşını doldurmamış olanlar

 2) 12 yaşını doldurmuş ama 15 yaşını doldurmamış olanlar

 3) 15 yaşını doldurmuş ama 18 yaşını doldurmamış olanlar 

Sağır ve dilsizler de 3 gruba ayrılmıştır.

1.      Fiili işlediklerinde 15 yaşını doldurmamış olanlar – 12 yaşını doldurmamış çocuk grubu ile aynı

2.      15 yaşını doldurmuş 18 yaşını doldurmamış olanlar 12 – 15 yaş arası çocuklara uygulanan hükümler aynı

3.      18 yaşını doldurmuş fakat 21 yaşını doldurmamış olanlar 15- 18 yaş çocuklarına uygulanan hükümler aynıdır.

 

 

Akıl hastalığı

Madde 12- (1) Suça sürüklenen çocuğun aynı zamanda akıl hastası olması hâlinde,

26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları kapsamına giren çocuklar hakkında, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.

 

Tedbir kararlarında usul

 

Madde 13- (1) Bu Kanunun 7 nci maddesinin yedinci fıkrasında öngörülen durumlar

hariç olmak üzere, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklarla korunma ihtiyacı

olan çocuklar hakkında duruşma yapılmaksızın tedbir kararı verilir. Ancak, hâkim zaruret

gördüğü hâllerde duruşma yapabilir.

(2) Tedbir kararının verilmesinden önce yeterli idrak gücüne sahip olan çocuğun görüşü

alınır, ilgililer dinlenebilir, çocuk hakkında sosyal inceleme raporu düzenlenmesi istenebilir.

İlgililer: Çocukla muhatap olanlardır, Mad 7;Çocuğun anası, babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kişiler.

 

Kanun yolu

 

Madde 14- (1) Bu Kanun hükümlerine göre, çocuk hâkimi tarafından alınan tedbir

kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi

Kanununun itiraza ilişkin hükümlerine göre en yakın çocuk mahkemesine yapılır.

Yasanın ilk 4 maddesi amaç, kapsam, tanımlar ve temel ilkeleri içermektedir. 5.maddeden 14.maddede dahil toplam 9 maddesi ‘’Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler’’ bölümü başlığı altında yasanın tanımı ile korunmaya ihtiyacı olan çocuk’ a yönelik olan önlemlerin uygulamasını düzenleyen maddelerdir.

 

İKİNCİ KISIM

Soruşturma ve Kovuşturma

BİRİNCİ BÖLÜM

Soruşturma

Madde 15- (1) Suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli

Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır.

(2) Çocuğun ifadesinin alınması veya çocuk hakkındaki diğer işlemler sırasında, çocuğun

yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurulabilir.

(3) Cumhuriyet savcısı soruşturma sırasında gerekli görüldüğünde çocuk hakkında

koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanmasını çocuk hâkiminden isteyebilir.

 

Çocuğun gözaltında tutulması

Madde 16- (1) Gözaltına alınan çocuklar, kolluğun çocuk biriminde tutulur.

(2) Kolluğun çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocuklar, gözaltına alınan

yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulur.

İştirak hâlinde işlenen suçlar

Madde 17- (1) Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde, soruşturma ve

kovuşturma ayrı yürütülür.

 

(2) Bu hâlde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber, mahkeme

lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna

kadar bekletebilir.

 

(3) Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde,

yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir.

Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür.

Çocuğun nakli

Madde 18- (1) Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak; zorunlu

hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri

bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilir.

CMK 90-99 -100-108 maddesi

 

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi

Madde 19- (Değişik: 6/12/2006-5560/39 md.)

(1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı

halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından

erteleme süresi üç yıldır.

CMK 171/3 madde

 

Adlî kontrol

Madde 20- (1) Suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma

evrelerinde adlî kontrol tedbiri olarak Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinde

sayılanlar ile aşağıdaki tedbirlerden bir ya da birkaçına karar verilebilir:

a) Belirlenen çevre sınırları dışına çıkmamak.

b) Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek.

c) Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak.

(2) Ancak bu tedbirlerden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya

tedbirlere uyulmaması durumunda tutuklama kararı verilebilir.

 

CMK 109 . MAD.

Bu madde 15 – 18 yaş grubu çocukları kapsamaktadır. 12- 15 yaş grubu 5 yılı aşmayan cezalar verilmez (mad.21 )

 

Tutuklama yasağı

 

Madde 21- (1) Onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan

hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez.

 

İKİNCİ BÖLÜM

Kovuşturma

Duruşma

Madde 22- (1) Çocuk, velisi, vasisi, mahkemece görevlendirilmiş sosyal çalışma

görevlisi, çocuğun bakımını üstlenen aile ve kurumda bakılıyorsa kurumun temsilcisi duruşmada

hazır bulunabilir.

(2) Mahkeme veya hâkim, çocuğun sorgusu veya çocuk hakkındaki diğer işlemler

sırasında çocuğun yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurabilir.

(3) Duruşmalarda hazır bulunan çocuk, yararı gerektirdiği takdirde duruşma salonundan

çıkarılabileceği gibi sorgusu yapılmış çocuğun duruşmada hazır bulundurulmasına da gerek

görülmeyebilir. CMK 185. Maddesi

 

 

 

 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması

 

Madde 23- (Değişik: 6/12/2006-5560/40 md.)

(1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi

Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına

karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır.CMK 231 madde  5-6

 

Uzlaşma

Madde 24- (Değişik: 6/12/2006-5560/41 md.)

(1) Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya ilişkin hükümleri suça sürüklenen çocuklar

bakımından da uygulanır. CMK 253 MADDE

 

ÜÇÜNCÜ KISIM

Mahkemeler ve Cumhuriyet Savcılığı

BİRİNCİ BÖLÜM

Mahkemelerin Kuruluş, Görev ve Yetkisi

Mahkemelerin kuruluşu

Madde 25- (1) Çocuk mahkemesi, tek hâkimden oluşur. Bu mahkemeler her il

merkezinde kurulur. Ayrıca, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak

belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak kurulabilir.

İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde çocuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir.

Bu daireler numaralandırılır. Çocuk mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı

bulunmaz. Mahkemelerin bulunduğu yerlerdeki Cumhuriyet savcıları, çocuk mahkemeleri

kararlarına karşı kanun yoluna başvurabilirler.

(2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme

bir başkan ve iki üye ile toplanır. Bu mahkemeler bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu

göz önünde tutularak belirlenen yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü

alınarak kurulur. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde çocuk ağır ceza mahkemelerinin birden

fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır.

 

Mahkemelerin görevi

 

Madde 26- (1) Çocuk mahkemesi, asliye ceza mahkemesi ile sulh ceza mahkemesinin

görev alanına giren suçlar bakımından, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılacak davalara

bakar.

(2) Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin

görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar.

(3) Mahkemeler ve çocuk hâkimi, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer alan tedbirleri

almakla görevlidir.

(4) Çocuklar hakkında açılan kamu davaları, Kanunun 17 nci maddesi hükümleri saklı

kalmak kaydıyla bu Kanunla kurulan mahkemelerde görülür.

 

Suç işlediği tespit edilen çocuğu ceza evine gönderen yargısal kurumlar değil, suç işlemek suretiyle davranış bozuklukları gösteren çocuklar hakkında tıp, psikoloji, sosyoloji verilerini dikkate alarak çocuğun davranış bozukluğuna neden olan etkenleri ve yeniden eğitilmesi konusunda gereken önlemleri belirleyen kurumlardır.

            Kanunda ismi de dahil olmak üzere ÇKK sisteminde suça sürüklenen, suç mağduru, veya korunma ihtiyacı içinde bulunanların aynı zaman da toplum ile iletişimlerini güçlendirme, sosyalleşmelerine hizmet etme ön planda tutulmuştur. Asıl olan çocuğun korunmasıdır.

PEKİN KURALLARI

17. Yargılamada ve hükümde uyulması gereken ilkeler

17.1 Yargılama yapan makama aşağıda yazılı ilkeler kılavuzluk etmelidir:

(a) Verilecek ceza sadece suçun ağırlığı ve işleniş tarzıyla değil, çocuğun içinde bulunduğu koşullar ve ihtiyaçları ve hem de toplumun gereksinimleri ile de oranlı olmalıdır.

(b) Çocuğun kişisel özgürlüğüne getirilecek kısıtlamalar çok dikkatli bir incelemeden sonra konulmalı ve bu kısıtlamaların mümkün olduğu kadar az olmasına özen gösterilmelidir.

(c) Özgürlükten yoksun bırakma, suçun başka bir kişiye yönelik ciddi bir saldırı niteliğinde bulunması veya çocuğun ciddi suç işlemeyi itiyat haline getirmiş olması halleri dışında verilmemelidir.

(d) Çocuğun ıslah edilmesi ilkesi çocuklara ilişkin davalarda yol gösterici ilke olmalıdır.

 

 

Mahkemelerin yargı çevresi

 

 

Madde 27- (1) Çocuk mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî

sınırlarıyla belirlenir.

(2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile

bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır.

(3) Coğrafi durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak çocuk mahkemeleri ile çocuk

ağır ceza mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine veya değiştirilmesine Adalet

Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.

Hâkimlerin atanmaları

Madde 28- (1) Mahkemelere, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış,

adlî yargıda görevli, tercihan çocuk hukuku alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal

hizmet alanlarında eğitim almış olan hâkimler ve Cumhuriyet savcıları arasından Hâkimler ve

Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.

(2) Atamalarda istekli olanlarla daha önce bu görevlerde bulunmuş olanlara öncelik

tanınır.

 

9509

(3) Herhangi bir nedenle görevine gelemeyen hâkimin yerine bu hâkim görevine

başlayıncaya veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yetkilendirme yapılıncaya kadar o

yerdeki hâkimlerden hangisinin bakacağı, birinci fıkrada aranan nitelikler de gözetilerek adlî

yargı adalet komisyonu başkanınca belirlenir.

İKİNCİ BÖLÜM

Cumhuriyet Savcılığı ve Kolluk

Cumhuriyet savcılığı çocuk bürosu

Madde 29- (1) Cumhuriyet başsavcılıklarında bir çocuk bürosu kurulur. Cumhuriyet

başsavcısınca 28 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen nitelikleri haiz olanlar arasından

yeterli sayıda Cumhuriyet savcısı, bu büroda görevlendirilir.

Çocuk bürosunun görevleri

Madde 30- (1) Çocuk bürosunun görevleri;

a) Suça sürüklenen çocuklar hakkındaki soruşturma işlemlerini yürütmek,

b) Çocuklar hakkında tedbir alınması gereken durumlarda, gecikmeksizin tedbir

alınmasını sağlamak,

c) Korunma ihtiyacı olan, suç mağduru veya suça sürüklenen çocuklardan yardıma,

eğitime, işe, barınmaya ihtiyacı olan veya uyum güçlüğü çekenlere ihtiyaç duydukları destek

hizmetlerini sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla

işbirliği içinde çalışmak, bu gibi durumları çocukları korumakla görevli kurum ve kuruluşlara

bildirmek,

d) Bu Kanunla ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmektir.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, bu görevler çocuk bürosunda görevli

olmayan Cumhuriyet savcıları tarafından da yerine getirilebilir.

Kolluğun çocuk birimi

Madde 31- (1) Çocuklarla ilgili kolluk görevi, öncelikle kolluğun çocuk birimleri

tarafından yerine getirilir.

(2) Kolluğun çocuk birimi, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocuklar

hakkında işleme başlandığında durumu, çocuğun veli veya vasisine veya çocuğun bakımını

üstlenen kimseye, baroya ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna, çocuk resmî bir

kurumda kalıyorsa ayrıca kurum temsilcisine bildirir. Ancak, çocuğu suça azmettirdiğinden veya

istismar ettiğinden şüphelenilen yakınlarına bilgi verilmez.

(3) Çocuk, kollukta bulunduğu sırada yanında yakınlarından birinin bulunmasına imkân

sağlanır.

(4) Kolluğun çocuk birimlerindeki personeline, kendi kurumları tarafından çocuk hukuku,

çocuk suçluluğunun önlenmesi, çocuk gelişimi ve psikolojisi, sosyal hizmet gibi konularda eğitim

verilir.

(5) Çocuğun korunma ihtiyacı içinde bulunduğunun bildirimi ya da tespiti veya hakkında

acil korunma kararı almak için beklemenin, çocuğun yararına aykırı olacağını gösteren nedenlerin

varlığı hâlinde kolluğun çocuk birimi, durumun gerektirdiği önlemleri almak suretiyle çocuğun

güvenliğini sağlar ve mümkün olan en kısa sürede Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme

Kurumuna teslim eder.

9510

Görevlilerin eğitimleri

Madde 32- (1) Mahkemelerde görevlendirilecek hâkimler ve Cumhuriyet savcıları ile

sosyal çalışma görevlilerine ve denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünde

görevli denetim görevlilerine, adaylık dönemlerinde Adalet Bakanlığınca belirlenen esaslara

uygun çocuk hukuku, sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve psikolojisi gibi konularda eğitim verilir.

(2) Mahkemelere atananların, görevleri süresince, alanlarında uzmanlaşmalarını sağlama

ve kendilerini geliştirmelerine yönelik hizmet içi eğitim almaları sağlanır.

(3) Hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimin usûl ve esasları yönetmelikle belirlenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sosyal İnceleme

Sosyal çalışma görevlileri

Madde 33- (1) Adalet Bakanlığınca mahkemelere, en az lisans öğrenimi görmüş olanlar

arasından yeterli sayıda sosyal çalışma görevlisi atanır. Atamada; çocuk ve aile sorunları ile

çocuk hukuku ve çocuk suçluluğunun önlenmesi alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olanlar

tercih edilir.

(2) Mahkemelere atanan ve bu Kanun kapsamındaki tedbirleri uygulayan Sosyal

Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda görevli sosyal çalışma görevlilerine almakta oldukları aylıklarının brüt tutarının yüzde ellisi oranında ödenek verilir.

(3) Bu görevlilerin bulunmaması, görevin bunlar tarafından yapılmasında fiilî veya

hukukî bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması gibi durumlarda, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar ile serbest meslek icra eden birinci fıkrada öngörülen nitelikleri haiz kimseler de sosyal çalışma görevlisi olarak görevlendirilebilirler.

(4) Hakkında sosyal inceleme yapılacak çocuğun, incelemeye tâbi tutulacak çevresi

mahkemenin yetki alanı dışında ise, davayı gören mahkemenin talimatına bağlı olarak çocuğun bulunduğu yerdeki mahkemece inceleme yaptırılır. Büyükşehir belediye sınırları içinde kalan

yerlerde bu inceleme, davayı gören mahkemeye bağlı olarak çalışan sosyal çalışma görevlilerince yapılabilir.

Sosyal çalışma görevlilerinin görevleri

Madde 34- (1) Sosyal çalışma görevlilerinin görevi;

a) Görevlendirildikleri çocuk hakkında derhâl sosyal inceleme yapmak, hazırladıkları

raporları kendilerini görevlendiren mercie sunmak,

b) Suça sürüklenen çocuğun ifadesinin alınması veya sorgusu sırasında yanında

bulunmak,

c) Bu Kanun kapsamında mahkemeler ve çocuk hâkimleri tarafından verilen diğer

görevleri yerine getirmektir.

(2) İlgililer, sosyal çalışma görevlilerinin çalışmaları sırasında kendilerine yardımcı

olmak ve çocuk hakkında istenen bilgileri vermek zorundadır.

(3) Sosyal çalışma görevlilerinin, görevleri sırasında yaptıkları ve hâkim tarafından takdir

edilen masrafları Cumhuriyet başsavcılığının suçüstü ödeneğinden ödenir.

9511

Sosyal inceleme

Madde 35- (1) Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri

veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini

gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve

sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme

tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.

(2) Derhâl tedbir alınmasını gerektiren durumlarda sosyal inceleme daha sonra da

yaptırılabilir.

(3) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme

yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Denetim

Denetim altına alma kararı

Madde 36- (1) Hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı verilen, kamu davasının

açılmasının ertelenmesi kararı onanan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen

çocuğun denetim altına alınmasına karar verilebilir.

Denetim görevlisinin görevlendirilmesi

Madde 37- (1) Denetim altına alınan çocukla ilgili olarak denetimli serbestlik ve yardım

merkezi şube müdürlüğü tarafından bir denetim görevlisi görevlendirilir. Ancak, korunma ihtiyacı

olan çocuklar veya suç tarihinde oniki yaşını bitirmemiş suça sürüklenen çocuklar ile çocuğun

aileye teslimi yönünde karar verilmesi hâlinde, bu çocuklar hakkında denetim görevi gözetim

esaslarına göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yerine getirilir.

(2) Görevlendirme sırasında çocuğun kişisel özellik ve ihtiyaçları dikkate alınır ve çocuğa

kolay ulaşabilecek olanlar tercih edilir.

Denetim görevlisinin görevleri

Madde 38- (1) Denetim görevlisinin görevleri şunlardır:

a) Kararla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesi için çocuğun eğitim, aile, kurum, iş ve

sosyal çevreye uyumunu sağlamak üzere onu desteklemek, yardımcı olmak, gerektiğinde

önerilerde bulunmak.

b) Çocuğa eğitim, iş, destek alabileceği kurumlar, hakları ve haklarını kullanma

konularında rehberlik etmek.

c) İhtiyaç duyacağı hizmetlerden yararlanmasında çocuğa yardımcı olmak.

d) Kaldığı yerleri ve ilişki kurduğu kişileri ziyaret ederek çocuğun içinde yaşadığı şartları,

ailesi ve çevresiyle ilişkilerini, eğitim ve iş durumunu, boş zamanlarını değerlendirme

faaliyetlerini yerinde incelemek.

e) Alınan kararın uygulanmasını, bu uygulamanın sonuçlarını ve çocuk üzerindeki

etkilerini izlemek, tâbi tutulduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesini denetlemek.

f) Çocuğun gelişimi hakkında, üçer aylık sürelerle Cumhuriyet savcısı veya mahkemeye

rapor vermek.

(2) Denetim görevlisi, görevini yerine getirirken gerektiğinde çocuğun ana ve babası,

vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse ve öğretmenleriyle işbirliği yapar.

9512

(3) Çocuğun ana ve babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse çocuğun devam

ettiği okul, işyeri veya çocukla ilgili bilgiye sahip kurumların yetkilileri, denetim görevlisine

yardımcı olmak, görevi gereğince istediği bilgileri vermek zorundadırlar.

(4) Çocuğun yakınları denetim görevlisinin yetkilerine müdahale edemezler.

Denetim plânı ve raporu

Madde 39- (1) Çocuğa uygulanacak denetimin yöntemi, denetim görevlisince, sosyal

incelemeyi yapan uzman veya mahkeme nezdindeki sosyal çalışma görevlisi ile birlikte,

görevlendirmeyi takip eden on gün içinde hazırlanacak bir plânla belirlenir.

(2) Denetim plânı hazırlanırken;

a) Çocuk hakkında alınan tedbirin amacı, niteliği ve süresi,

b) Çocuğun ihtiyaçları,

c) Çocuğun içinde bulunduğu tehlike hâlinin ciddiyeti,

d) Çocuğun ana ve babası, vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimse tarafından

çocuğa verilen desteğin derecesi,

e) Suça sürüklenmesi sebebiyle tedbir alınmış ise suç teşkil eden fiilin mahiyeti,

f) Çocuğun görüşü,

Dikkate alınır.

(3) Denetim plânı, mahkeme veya çocuk hâkimince onaylandıktan sonra derhâl uygulanır.

Denetim görevlisi, kararın uygulama biçimi, çocuk üzerindeki etkileri ile çocuğun ana ve babası,

vasisi, bakım ve gözetiminden sorumlu kimselerin veya kurumların çocuğa karşı sorumluluklarını

gereğince yerine getirip getirmedikleri, kararın değiştirilmesini gerektirir bir durum olup olmadığı

ve istenen diğer hususlarda her ay, ayrıca talep hâlinde mahkeme veya çocuk hâkimine rapor

verir.

Denetimin sona ermesi

Madde 40- (1) Denetim, kararda öngörülen sürenin dolmasıyla sona erer. Tedbirden

beklenen yararın elde edilmesi hâlinde denetim, sürenin dolmasından önce de kaldırılabilir.

(2) Denetim, çocuğun başka bir suçtan dolayı tutuklanması veya cezasının yerine

getirilmesine başlanmakla sona erer.

Sosyal inceleme ve denetim raporları hakkında bilgi edinme

Madde 41- (1) Sosyal inceleme raporu ile denetim plânı ve raporunun birer örneğini

çocuğun avukatı veya yasal temsilcisi Cumhuriyet savcısından, mahkemeden veya çocuk

hâkiminden alabilir. Çocuğa raporun içeriği hakkında bilgi verilir.

(2) Ancak, çocuk ve avukatı hariç olmak üzere birinci fıkrada gösterilen kişilerin sosyal

inceleme raporu ile denetim plânı ve raporu hakkında bilgi sahibi olmasının çocuğun yararına

aykırı olduğuna kanaat getirilirse, bunların incelenmesi kısmen veya tamamen yasaklanabilir.

9513

DÖRDÜNCÜ KISIM

Çeşitli Hükümler

Uygulanacak hükümler

Madde 42- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde Ceza Muhakemesi Kanunu,

Türk Medenî Kanunu, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile

24.5.1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümleri

uygulanır.

(2) Denetim konusunda bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde, Denetimli Serbestlik

ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu hükümleri uygulanır.

Çocuğun giderleri

Madde 43- (1) Çocuk hakkında verilen koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının

giderleri Devletçe ödenir. Ödenecek miktar mahkemece verilecek bir karar ile tespit edilir.

(2) Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre çocuğa bakmakla yükümlü olan kimsenin

malî durumunun müsait olması hâlinde, Devletçe ödenen meblağın tahsili için ilgililere rücu

edilir.

Kamu görevlisi

Madde 44- (1) Bu Kanun kapsamına giren görevlerle bağlantılı olarak kamu görevlileri

hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması

Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.

Kurumlar

Madde 45- (1) Bu Kanunun 5 inci maddesinde yer alan koruyucu ve destekleyici

tedbirlerden;

a) (a) ve (e) bentlerinde yazılı danışmanlık ve barınma tedbirleri Milli Eğitim Bakanlığı,

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve yerel yönetimler,

b) (b) bendinde yazılı eğitim tedbiri Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı,

c) (c) bendinde yazılı bakım tedbiri Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu,

d) (d) bendinde yazılı sağlık tedbiri Sağlık Bakanlığı,

Tarafından yerine getirilir.

(2) Bakım ve barınma tedbirlerinin yerine getirilmesi sırasında ihtiyaç duyulan kolluk

hizmetlerinin yerine getirilmesi, çocukların rehabilitasyonu, eğitimi ve diğer bakanlıkların görev

alanına giren diğer hususlarla ilgili olarak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu

tarafından yapılan her türlü yardım ve destek talepleri Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,

Sağlık Bakanlığı, ilgili diğer bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından

geciktirilmeksizin yerine getirilir.

(3) Bu tedbirlerin yerine getirilmesinde kurumların koordinasyonu Adalet Bakanlığınca

sağlanır.

Kadrolar

Madde 46- (1) Bu Kanun gereğince kurulacak mahkemelerin kuruluş ve çalışmaları için

gerekli sınıflardan yeteri kadar kadro temin edilir.

9514

Yönetmelik

Madde 47- (1) Bu Kanunun 5 ve 10 uncu maddelerinin uygulanmasına ilişkin usûl ve

esaslar, Adalet Bakanlığı ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından

müştereken, diğer maddelerin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ise Adalet Bakanlığı

tarafından altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

Madde 48- (1) 7.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev

ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 7.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı Çocuk

Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna yapılan yollamalar,

bu Kanunun ilgili hükümlerine yapılmış sayılır.

Geçici Madde 1- (1) 2253 sayılı Kanun gereğince kurulan çocuk mahkemelerinde

derdest bulunan ve bu Kanun ile kurulan çocuk mahkemesinin görevine giren dava ve işler, bu

mahkemeler faaliyete geçtiğinde çocuk mahkemesine devredilir.

(2) Genel ceza mahkemelerinde görülmekte olan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte

onsekiz yaşını doldurmuş olan sanıklar hakkındaki dava ve işler çocuk mahkemeleri ile çocuk

ağır ceza mahkemelerine devredilmez.

(3) Çocuk mahkemeleri ile çocuk ağır ceza mahkemeleri bulunmayan yerlerde, bu

mahkemeler kurulup göreve başlayıncaya kadar çocuklar tarafından işlenen suçlara ait soruşturma

ve kovuşturmalar Cumhuriyet başsavcılığı ve görevli mahkemelerce bu Kanun hükümlerine göre

yapılır.

(4) Çocuk mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu mahkeme kurulup göreve başlayıncaya

kadar korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında tedbir kararları görevli aile veya asliye hukuk

mahkemelerince alınır.

(5) Adalet Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar bu

Kanunun yürürlüğü tarihinden itibaren altı ay içinde koruyucu ve destekleyici tedbirleri yerine

getirmek üzere gerekli tedbirleri alır. Ayrıca, ilgili bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar bu amaçla sivil

toplum kuruluşlarıyla işbirliğine gidebilirler.

Yürürlük

Madde 49- (1) Bu Kanunun;

a) Suça sürüklenen ve hakkında bakım tedbiri uygulanan çocuklar hakkında Sosyal

Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yerine getirilecek hizmetlere ilişkin hükümler

ile 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra,

b) 37 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5 inci maddesinin birinci

fıkrasının (a) bendi yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra,

c) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

Yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 50- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 

 

Bu İçeriği Paylaş

İlgili İçerikler

Yorum bırakın

Adınız yayınlanır, e-posta adresiniz gizli kalır. Mesajınız editör onayından sonra görünür olacaktır.